Bu gece ‘Muhalif’ TV’lerin Gezi gecesi

Bir tweet’le gelen sansüre böyle bir günde boyun eğen herhangi bir televizyon kanalı kendine ne alternatif diyebilir ne de muhalif.

. Etiketler: , , , , ,

Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları bugün (dün akşam itibariyle) Çağlayan Adliyesi’ne getirildi. Savcılık sorguları sürerken İstanbul’da başta Saraçhane ve Çağlayan olmak üzere birkaç noktada ciddi protestolar devam ediyordu.

Bir kulağımız ve gözümüz televizyonda, bir gözümüz telefonda, bir kulağımız ev ahalisinde olan biteni gecenin köründe takip etmeye çalışırken ‘muhalif’ haber kanallarındaki canlı saha bağlantıları bir anda kesiliverdi.

Neredeyse eş zamanlı olarak önce gazeteci Musa Özuğurlu’nun duyurduğu RTÜK hamlesi sonra da RTÜK Başkanı’nın açıklaması önüme düştü.

İşin mevzuat ve sansür kısmını hızla geçiyorum çünkü hem yazar olarak benim hem de okur olarak sizin vaktinizi çalmaya gerek yok.

Bu yazıdaki odağım, Sözcü TV, Halk TV ve Tele1‘in RTÜK’ün hamlesinden sonra sıcak noktalardaki canlı yayınlarını apar topar kesmeleri. Sözcü hemen bant haberleri girip günün gelişmelerini art arda yeniden ve yeniden yayınlamaya başladı. Tele1, önce canlı yayın olarak stüdyoya, peşinden de Sözcü gibi bant haberlere geçti. Halk TV, stüdyodaki yorumcu konuklarıyla, daha önce yayınladıkları görüntüleri ekranın ortasına alarak yorumlarla devam etti.

Aslında ilk iki gün yaşanan internet bant daraltmasının bir benzerini manuel olarak RTÜK, TV kanalları için uygulamış oldu. Yayın daraltma diyebiliriz belki buna da artık (Bu aralar terminolojiye her hafta bir kelime eklemek zorunda kalıyorum).

Ortada resmi bir tebliğ, yazışma veya mevzuat kaynaklı bir sorumluluk söz konusu değilken Üst Kurul Başkanı’nın bir tweet’iyle kendilerine alternatif veya muhalif medya kanalı diyen, muhtemelen gece 02:00 itibariyle milyonlarca insanın izlediği kanallar, bir çeşit penguen yayınına döndü.

Gündem itibariyle izleyicinin beklentisi dışında ve ihtiyacı olmayan her türlü yayıncılığa penguen yayıncılığı demekte bir beis görmüyorum. Ekrem İmamoğlu’nun ifade süreci bitmiş ve savcılığın ne yapacağı beklenirken, Silivri’ye polis ve TOMA’ların sevk edildiği videolar ortaya düşerken, onlarca siyasetçi Çağlayan Adliyesi’nde beklemeye başlamışken; odağı bu konunun dışına çıkan her yayın penguendir.

Bir tweet’le gelen sansüre böyle bir günde boyun eğen herhangi bir televizyon kanalı kendine ne alternatif diyebilir ne de muhalif. Tam da şu an belki içinde yaşadığımız için o kadar da ciddi görünmeyebilir ama ben yaşananların adını andığın televizyon kanalları için, eski ana akım TV kanallarının Gezi’de yaşadığı turnusol olduğunu düşünüyorum.

Bu kanallara artık medya değil midya demeyi uygun buluyorum yani Muharrem İnce tipi medya. (İşte terminolojiye bir kelime daha kattım)

2018’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde Muharrem İnce, seçim gecesi nasıl ortadan kaybolduysa, bir cümle kurmak için bile halkın karşısına çıkmadıysa ve kendisine oy veren 15 milyon insanı karanlıkta bıraktıysa şu an midya’nın yaptığı da tam olarak bu.

Şartlar öngörülebilir ve makul/alınabilir riskler varken ‘Ben alternatif/muhalif medyayım’ demek işin kolayı. Tam da iktidar, tüm aygıtlarıyla üzerimize gelirken, üzerine düşeni yapmayan medyaya midya denir. Yani Muharrem İnce tipi medya.

Yazık.

ilginizi çekebilir